Varanasi'deki bazı Ghatlar Krematoryum yani ölü yakma alanı olarak kullanılıyor. En bilinenlerinden bir tanesi tekneyle iyice yaklaştığımız Manicarnica Ghat. Ganga Ghat’larındaki ölü
yakma törenleri binlerce yıldır uygulanan bir gelenek. Varanasi Ghat’larında yılda yaklaşık 100 Bin cenaze yakılıyormuş.
Hinduizm’de cenaze özel bir ritüel ile yakılıyor; işlemden
önce vücut yağlanıyor. Erkekler yüzleri yukarı bakar şekilde yakılırken,
kadınların yüzleri aşağıya bakıyor. Cenaze ateşi için genellikle sandal ağacı
kullanılıyor ve yaklaşık 400 kilogram kadar oduna ihtiyaç var. Yakma işlemi
esnasında cenazenin yakıldığı alanı arındırmak ve hayaletleri uzaklaştırmak
için Mantra’lar söyleniyor ve bir sunak üzerinde Ateş Tanrısı Agni’ye sunulan
adaklar var.
Odunların üzerine cenazeyle birlikte kişisel eşyaları da konuluyor, çünkü ölümün bulaşıcı olduğuna ve bu kişisel eşyalarla başkalarına bulaşacağına
inanılıyor. Kadınların bu ritüele katılmalarına izin verilmiyormuş. Yüksek
sesle ağlayan kadınların, ruhun Nirvana’ya yükselmesine engel olacağına
inanılıyormış. Bazen de ölen erkeğin dul eşi odunların üzerine çıkıp ateş
yakılana kadar orada kalıyormuş. Ölen erkeğin geride kalan karısının da onunla
birlikte yakılması geleneği Suttee’nin günümüzdeki uygulanışı olarak…
Ölü yakma ritüelinin bir parçası olarak saçlarını kazıtmış
ve beyazlar giymiş en yaşlı veya en genç erkek evlat odunları ateşe veriyor.
İşlem sonra erdiğinde yakılan kişiden geride kalanları toplayan ve Ganga’nın
sularına bırakansa Dokunulmazlar.
Dalit’ler veya Dokunulmazlar Hindistan’daki Kast sisteminin dışında
ve en altında kalanlara verilen isim. Dokunulmazlar denmesinin nedeni de bu kişilerin,
Hinduların iğrendiği ve aşağılayıcı bulduğu, tuvaletlerin temizlenmesi, cenaze
artıklarıyla ilgilenilmesi, hayvanların bakımı gibi işleri yapıyor olmaları.
Bu nedenle “dokunulmayacak” kadar pis olarak görülüyorlar ve sıradan bir insan
gibi bile karşılanmıyorlar. Bugün Hindistan’da 200 Milyon kadar Dalit yani
Dokunulmaz varmış…
Diğer bir taraftan bu ölü yakma ritüeli için gerekli yaklaşık
400 kilogramlık sandal ağacı odunu oldukça pahalıymış. Dolayısıyla az önce
anlattığım bu ritüelle yakılanlar hali vakti yerinde olanlar. Daha fakir
olanların cenazeleri ise başka Ghatlar’daki Hindu geleneklerine pek de uygun
olmayan fırınlarda yakılıyor. Ya da yakınları tarafından cesetleri öylece
Ganga’ya bırakılıyor… Din Adamları, hamileyken ölmüş kadınlar ve 5 yaşından küçük çocukların
da “günahsız” kabul edilip yakılma sürecinden muaf tutuldukları ve cenazelerinin
Ganga’nın sularına öylece bırakıldığı düşünülürse nehrin yüzeyinde veya kıyıya
vurmuş bir ceset görmek Varanasi’de çok doğal…
Bir de belirtmem gereken önemli bir not; cenaze yakma ritüelinin
fotoğrafını çekmeniz kesinlikle yasak. Hindular, fotoğraf çekilmesinin, yanan kişinin
ruhunun serbest kalmasına engel olacağına inandıklarından, bu işi gizlice ya da devasa tele objektiflerle
uzaklardan bile olsa yapmamak en doğrusu.
|
En bilinen Cenaze yakma alanlarından Manicarnica Ghat |
|
Birazdan yaklaşık 400 kg'lık Sandal Ağacı odununun üzerine yerleştirilip yakılacak Cenaze |
|
Varanasi'de Ganga sularında böyle bir manzara ile karşılaşmak çok doğal... |
|
Cenaze yakmak için gerekli malzemelerin satıldığı bir tezgah |
Yanık insan eti kokusu Ganga’nın kendine özgü pek de hoş
olmayan kokusuna karışır, Dokunulmazlar henüz dumanı tütmekte olan kül ve insan
bedeni artığı yığını küreklerle Ganga’ya savururken krematoryum olarak çalışan
Ghat’dan uzaklaşıyoruz.
Artık gün iyice aydınlandı. İlk
bindiğimiz teknedeki genç kaptanımız tek başına kürek çekmekten yorulduğundan
motorlu daha büyük bir tekneye geçip turumuza devam ediyoruz.
Ghat’larda Hindular Ganga’nın
sularında günahlarından arınmak için yıkanıyorlar. Kimileri “arınma” ayinini
bitirmiş basamaklar üzerinde meditasyon yapıyor. Kimileri ise gündelik
yaşamlarına dönmüş bile; ya teknesiyle turist teknelerine yanaşıp bir şeyler
satma derdinde ya da Ganga'nın sularında çamaşır yıkıyor…
Hindular ne olursa olsun kutsal Ganga’nın kirlenmeyeceğine
inandıklarından bu konuda herhangi bir önlem alınmamış. Yıllarca kanalizasyon
ve fabrika atıklarıyla nehrin suları kirletilmiş. Ayrıca doğrudan Ganga’ya
atılan cesetler ve yakılmış ceset artıkları da düşünülürse Ganga günümüzde
dünyanın en kirli nehirlerinden biri. Buna rağmen her sabah binlerce insan
“arınmak” için bu kirli sularda yıkanıyor hatta nehrin suyundan içiyorlar. Şehir halkı kutsal kabul ettikleri bu kirli
suları gündelik işlerinde de kullanıyorlar, çamaşırlarını bu sularda yıkıyorlar.
Cehalet mi yoksa İnanç mı bir şey söylemek zor. İnsan tüm bunları gördükten sonra; şimdiye
kadar tüm Hindu ırkı, çoktan kolera veya benzeri bir salgın hastalıktan ölmüş
olmalıydı diye düşünüyor ister istemez. Fakat binlercesi karşımda ve yine
Ganga’nın sularında “arınıyorlar”… Ya gerçekten inandıkları gibi Ganga kutsal
ve asla kirletilemez ya da nehir sularındaki mikroplara karşı bir şekilde
bağışıklık geliştirmişler.
|
Sabahın erken saatlerinde Ganga'da arınan Hindular |
|
Ghat'lardan |
|
Ghat'lardan bir kare daha |
|
Günahlarından arınabilmek için her sabah Ganga'ya girenler |
|
Arınma |
|
Ganga'nın suyunu içebilecek kadar inançlı bir Hindu |
|
Ve Ganga'nın sularında çamaşır yıkamak... |
O sabah Varanasi’de sadece 3-4 saat içerisinde gördüklerim insanı
fazlasıyla şaşırtacak şeylerdi. Yaşadığımız bildiğimiz dünyadan farklıydı.
Sanki bu dünyaya ait olmayan görüntülerdi. Hala hafızamdaki o görüntüler sayesinde içimdeki “Bir gün mutlaka Varanasi’ye yeniden gitmeliyim” düşüncesi hep uyanık kalacak sanırım.
Ganga’daki tekne gezisi sonrası biraz şehrin dar
sokaklarında dolaştıktan sonra bir süre Banaras Hindu Üniversitesi’nin
kampüsünü turladık. Banaras Hindu Üniversitesi Asya’nın en büyük
üniversitelerinden biriymiş ve adeta “git
git bitmeyen” kampüsü 5 kilometrekareden büyükmüş. Hinduizm ve Budizm
için bu denli önemli, adeta her köşesinde farklı bir dini ayinle
karşılaştığınız bir şehirde Asya’nın en büyük ve önemli üniversitelerinden
birinin yer alması ilginç geliyor bana.
Günün sonunda havalimanına doğru yol alırken, son 2 gündür
gördüğüm inanılmaz manzaralar kafamdaydı. Hala da neredeyse tüm ayrıntılarıyla
aklımdadırlar. Bu çok özel şehre mutlaka yeniden gelmeliyim...